ÖZ
Yumurtalık kanseri, geç teşhis ve kötü prognoz nedeniyle en ölümcül jinekolojik malignitelerden biri olmaya devam etmektedir. Son çalışmalar, mikrobiyotanın yumurtalık kanserinin gelişimi, ilerlemesi ve yönetimindeki potansiyel rolünü vurgulamaktadır. Kadın üreme yolu, Lactobacillus türlerinin baskın olduğu alt yol ve düşük biyokütleli bir mikrobiyom içeren üst yol ile çeşitli mikrobiyal topluluklara ev sahipliği yapar. Bu mikrobiyal popülasyonlardaki disbiyoz kronik enflamasyon, immün düzensizlik ve tümör progresyonu ile ilişkilendirilmiştir. Özellikle, yüksek Fusobacterium ve azalmış Lactobacillus gibi belirli taksonların değişen seviyeleri yumurtalık kanseri ile ilişkilendirilmiştir. Mikrobiyal profilleme, özellikle 16S rRNA dizileme ve makine öğrenimindeki gelişmeler, mikrobiyal biyobelirteçleri tanımlayarak yumurtalık kanseri teşhisini ve prognozunu iyileştirmek için yeni yaklaşımlar sunmaktadır. Ayrıca mikrobiyota, kemoterapötik ajanlar ve immün yanıtlarla etkileşimi yoluyla tedavi sonuçlarını etkileyebilir. Giderek artan bu kanıtlar, mikrobiyomun hedeflenmesinin, mikrobiyal dengeyi yeniden sağlamayı amaçlayan kişiselleştirilmiş tedaviler de dahil olmak üzere yumurtalık kanseri yönetimi için yenilikçi stratejiler sağlayabileceğini göstermektedir. Mikrobiyotanın yumurtalık kanserindeki rolünü tam olarak açıklığa kavuşturmak ve erken teşhis ve etkili tedavi potansiyelinden yararlanmak için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.