ÖZET
Amaç:
Hipotiroidinin en yaygın nedeni olan kronik lenfositik tiroiditin (KLT), insidansı son 3 dekatta hızla artmıştır, ve bu olguların malign neoplazilerden etkilenme riskinin daha yüksek olduğu tartışılmaktadır. Bu çalışmada KLT ile papiller tiroid karsinomu (PTK) arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntemler:
Kliniğimizde 2010-2020 yılları arasında tiroid cerrahisi uygulanan 780 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi ve oluşturulan data setler, IBM SPSS Statistics 22 kullanılarak lojistik regresyon analizi, ki-kare testi veya Fisher’s Exact test ile analiz edildi. P-değeri <0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Bulgular:
Hastaların %75,9’u kadın, %24,1’i erkek olup, kadın cinsiyette KLT riskinin erkeklere göre 2,5 kat daha yüksek olduğu, ve yaş arttıkça KLT pozitifliğinin azaldığı görüldü. Malign grupta benign gruba göre daha yüksek oranda KLT birlikteliği ve daha yüksek tiroid stimüle edici hormon (TSH) değerleri olduğu görülmektedir (4,20±13,03’e karşı 2,81±11,75). KLT birlikteliğinde sitolojik tanı başarısının düşük olduğu görülmektedir (%35,51’e karşı %47,22).
Sonuç:
Genç kadınlarda yüksek TSH ve otoantikor varlığında, KLT ve PTK birlikteliğinin yüksek olduğu gözlendi. Tanısal amaçlı yapılan aspirasyon biyopsilerinin başarısının ise daha düşük olduğu saptandı. KLT’li olguların malignite ve özellikle de PTK gelişimi açısından yakından izlenmesi gerektiği, bu olgularda tanı ve takipte zorluklar olduğu, görüntüleme yöntemleri ve sitopatolojik tanı yöntemlerinde yeni metodların geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu düşünmekteyiz.