ÖZ
Amaç
Bu çalışma, myelomeningosel (MMC) hastalarında hidrosefalinin insidansını ve yönetimini retrospektif olarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışma, 2017 ve 2023 yılları arasında Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi edilen MMC tanılı hastaları kapsamaktadır. Çalışma, hem MMC hem de hidrosefalisi olan hastalara odaklanmaktadır ve bu hastaların hidrosefalisi ya doğuştan ya da doğum sonrası gelişmiştir.
Gereç ve Yöntemler
MMC tanısı konmuş ve hidrosefalisi olan 30 hastanın tıbbi kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir. Cinsiyet, doğum ağırlığı, MMC’nin yeri ve hidrosefalinin yönetimi gibi değişkenler analiz edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hastalar arasında diğer nöral tüp defekti türleriyle (ensefalosel, lipomiyelomeningosel, myelosel, lipomyelosel) ameliyat edilenler yer almamaktadır.
Bulgular
Çalışmaya dahil edilen 30 hastanın 13’ü (%43,3) erkek, 17’si (%56,7) kız idi. Hidrosefali doğumda 10 hastada (%33,3) saptanırken, 20 hastada (%66,7) doğumdan sonra gelişti. MMC lezyonları, torasik bölgede 4 hastada (%13,3), lomber bölgede 6 hastada (%20), sakral bölgede 5 hastada (%16,7), torakolomber bölgede 6 hastada (%20) ve lumbosakral bölgede 9 hastada (%30) gözlendi. Ventriküloperitoneal şant (VPS) yerleştirme işlemi, hidrosefalisi olan 20 hastanın 12’sinde (%60) uygulandı. Endoskopik üçüncü ventrikülostomi (ETV) 8 hastada (%40) uygulandı. Hidrosefali ile başvuran ve ameliyat edilen 10 hasta arasında, VPS yerleştirilmeden önce Ommaya rezervuarı takıldı.
Sonuç
Hidrosefali, MMC’de önemli ve zorlu bir komplikasyon olarak kalmaya devam etmektedir ve çoğu zaman cerrahi müdahale gerektirmektedir. MMC bağlamında tedaviye yaklaşımda zamanlama ve yöntem, enfeksiyon riskini ve cerrahi komplikasyonları minimize etmek için büyük önem taşır. Bulgularımız, ETV ve VPS’nin her ikisinin de etkili olduğunu, ancak yakından izleme ve zamanında müdahalenin tedavi başarısı için kritik olduğunu göstermektedir.