ÖZ
Amaç
Bibliyometrik analiz, bilimsel araştırmaların, yazarların, dergilerin ve kurumların akranlarıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirilebildiği matematiksel ve istatistiksel bir yöntemdir. Bu çalışmada, Türkiye’de “Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji” alanında yayın yapan beş derginin bibliyometrik analizini sunarak, bu alandaki konuların yıllar içindeki dağılımını incelemeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntemler
Beş dergiye ait 01.01.2005–27.01.2024 tarihleri arasındaki veriler “Web of Science” veri tabanından incelenmiştir.
Bulgular
Veri setinde beş kaynaktan 2.418 orijinal makale saptanmıştır. Bu makalelerde, 73’ü tek yazarlı olmak üzere toplam 5.825 yazar yer almakta ve uluslararası ortak yazarlık oranı %1,73’tür. Makalelerin 1.137’si açık erişim kategorisindedir. Bin üç yüz otuz biri Emerging Sources Citation Index, 1.087’si Science Citation Index Expanded kapsamında yayımlanmıştır. Makalelerin 1.872’si Türkçe, 543’ü İngilizce dilindedir. En çok katkıyı sağlayan dergiler sırasıyla Dergi-1 (1.087 makale) ve Dergi-2’dir (625 makale). Dergilerin kendi kendilerine yapılan 5.527 atıf hariç tutulduğunda, toplam 7.087 atıf alınmış ve makale başına ortalama 2,93 atıf düşmektedir. Web of Science’de ilk indekslenen dergi Dergi-2 olup bu derginin h-indeksi 11, g-indeksi 16 ve m-indeksi 0,55’tir. En çok katkı sağlayan kurum, 134 belge ve 14.303 toplam bağlantı gücü ile Kurum-3’tür. En çok yayın yapan yazar, Kurum-1’e bağlı olarak kaydedilmiştir. 2007–2021 dönemine ait konu başlıklarının dağılımı incelendiğinde, ilk yıllarda “serodiagnoz”, “gram negatif bakteriler”, “alan jel elektroforezi” ve “kültür” gibi konuların öne çıktığı; 2016 itibarıyla ise “enfeksiyon”, “epidemiyoloji” ve “duyarlılık” gibi temalara doğru bir kayma olduğu görülmüştür. Son yıllarda ise “tanı”, “risk”, ‘yönetim’, “mortalite” ve “şiddet” gibi klinik yönetim ve hastalık odaklı başlıklara belirgin bir yönelim gözlemlenmiştir. Anahtar kelimeler arasında en sık geçen terim 210 kez ile “enfeksiyon” olurken, en yaygın konu başlığı 687 kez ile “antibiyotikler ve antimikrobiyaller” olmuştur.
Sonuç
2000’li yılların başlarında mikrobiyoloji ağırlıklı konuların öne çıktığı görülürken, ilerleyen yıllarda klinik odaklı başlıklara eğilimin arttığı sonucuna varılmıştır.