ÖZET
Sonuç:
Yüksek riskli meme lezyonlarının upgrade riski %5,75-45,45 arasında değişirken, DCIS’nin eksizyon sonrası upgrade riski %31,58 olarak bulundu. HBRL’li hastalarda; ileri yaş, multifokal lezyon varlığı, ele gelen kitle ve radyolojik-histopatolojik uyumsuzluğun upgrade için risk faktörleri olduğu görüldü.
Bulgular:
CNB sonrası tanı alan 123 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların %70,7’si IDP, %8,9’u AH, %4,9’u FEA ve %15,5’i DCIS tanılı idi. İnvaziv meme kanseri için upgrade oranları sırası ile %2,3, %0, %16,7 ve %31,6 bulundu. DCIS için upgrade IDP’de %3,5, AH’de %45,5, FEA’da %0 olarak hesaplandı. Özellikle IDP grubunda ileri yaşlarda ve 2’den fazla iki papillom olduğunda upgrade daha fazla görüldü (p<0,05). DCIS’nin eksizyon sonrası upgrade riski %31,58 olarak bulundu.
Gereç ve Yöntemler:
Nisan 2014-Ağustos 2020 tarihleri arasında ultrasonografi eşliğinde CNB yapıldıktan sonra IDP, AH, FEA, LCIS veya DCIS saptanıp cerrahi işlem uygulanan tüm kadın hastaların dahil edilmesi planlanmıştır. Ancak biyopsi ile pür LCIS tanılı hasta olmadığı için bu hastalar çalışma dışı bırakılmıştır. Ayrıca CNB ile eksizyon arasında 6 aydan uzun süre geçen, meme kanseri veya radyoterapi öyküsü olan hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir. Demografik, radyolojik ve histopatolojik veriler retrospektif olarak hasta dosyalarından toplanmıştır.
Amaç:
Benign meme lezyonları arasında bulunan intraduktal papillom (IDP), atipik hiperplaziler (AH), flat epitelyal atipi (FEA) ve lobüler karsinoma in situ (LCIS) eksizyon sonrası invaziv veya in situ meme kanseri için %3-20 arasında değişen upgrade riski taşır. Çalışmada amacımız kalın iğne biyopsisi (CNB) sonrası tanı konan yüksek riskli meme lezyonlarının (HRBL) invaziv veya in situ meme kanserine upgrade oranlarını belirlemek ve ikinci bir grup olarak duktal karsinoma in situ (DCIS) için invaziv meme kanserine upgrade oranlarını bulmaktı. Ek olarak hangi hastalarda upgrade oranlarının daha yüksek olduğunu araştırdık.